13 Kasım 2011 Pazar

Dubrovnik, Mostar, Karadağ Turu

Günlük biraz gezi günlüğüne döndü ama keyifli de oldu. Bilmediğiniz memleketlere giderken başkalarının tecribelerinden yararlanmak faydalı da oluyor. Umarım bu yazı da başkalarına faydalı olur.

Dubrovnik turları vizesiz olduğu için çok talep görüyor. 2012 veya 2013 yılında Hırvatistan Avrupa Birliğine gireceği için vizesiz son dönemlerinde bölgeyi görmek isteyebilirsiniz benim gibi. Baştan söyleyeylim, Dubrovnik'ten büyük şeyler beklemeyin. Hırvatistan'ın Adriyatik'teki birçok şehri gibi Dubrovnik ortaçağ ve hatta daha eski tarihlerden kalma kale içi şehri. Kalenin içi artık şehir olmaktan çıkmış alışveriş ve turizm merkezine dönmüş. Mimari açıdan zengin ama hepsi bu. Dubrivnik şehir olarak elbette çok daha büyümüş ama Old City denen eski kale içi şehrinden başka hiçbirşey yok. Old City içinde de dükkanlar akşamları 7-8 gibi kapanmaya başlıyor. Dubrovnik'te ikinci günü geçirmek istemezsiniz muhtemelen.

Dubrovnik'teki restoranlar balık ağırlıklı. Bütün sahil şeridinde olduğu gibi Pizza da yaygın. Ancak şunu da belirtmeliyim ki Dubrovnik New York'tan bile daha pahalı. Para birimi şimdilik Kuna (1 Kuna yaklaşık 7.4 euro ediyor) ama Euro hemen hemen heryerde geçiyor. Kredi kartı ise çok yaygın. Hediyelik magnetler 3€, 2 kişilik balık tabağı ise 300 kuna (42 euro) civarında satılıyor. Uygun ve lezzetli restoranlar da var tabi. Old City'nin ana kapısından girip en arka taraftaki arka liman kapısına yürüyün. Orada göreceğiniz balık restoran ve barında 2 kişilik balık tabağını 160 Kuna (yaklaşık 22 euro) gibi uygun bir rakama bulmak mümkün. Balığın yanında Hırvat birası deneyin, gayet lezzetli.

11 Kasım 2011 Cuma

New York Turu

Bir önceki yazıda kısaca Las Vegas'tan bahsetmiştim. Oradan New York'a geçip 4 gün kadar gezdim. Kısaca önerilerimi aktaracağım.

New York'a gitmeden önce mutlaka bir New York ceo kitabı edinin. Bu kitapçıklar son derece işe yarıyor. Bu cep kitaplarından birini alıp harita üzerinde New York'ta neyin nerde olduğunu öğrendim. New York'ta harita üzerinde yatay caddeler "street", dikeyler "avenue" olarak adlandırılıyor. Manhattan'da her yeri böyle bulabiliyorsunuz. Cep kitabında bu gibi birçok detay bulabileceksiniz.

New York'ta oteller çok pahalı ve fiyata kıyasla kötü durumdalar. Ben uçak biletini ve oteli cheaptickets.com'dan aldım gayet uygun fiyata. Ancak cheaptickets.com email ile destek vermiyor. Bir problem yaşarsanız telefon açmak zorundasınız. Eğer ingilizceniz iyi değilse problem yaşayabilirsiniz. O yüzden email ve web'den destek veren başka bir şirket üzerinden satın almanızı öneririm.

Bütçenize uygun bir otel veya hostel ararken Manhattan'ın içinde olmasına veya Manhattan'a çok yakın olmasına özen gösterin. Mesafeler kısa gibi görünüyor ama hiç de öyle değil. JFK havalimanından giriş yapıyorsanız Manhattan'a taksi ile gitmeye çalıştığınızda ciddi paralar ödersiniz. Bunun yerine Airtrain'e binip Jamaica durağına gitmek (5$) ve oradan da metroya binmek en akıllıca yol. New York'ta ulaşım genel olarak metro ile yapılıyor. Tek bir biniş için bilet alabileceğiniz gibi 3 gün veya 7 günlük biletler de alabiliyorsunuz. 7 Günlük metrocard yanlış hatırlamıyorsam 22$'dı. Bu karta ihtiyacınız olacak. Metro hakkında tüm bilgiyi şurada bulabilirsiniz:
http://www.mta.info/

10 Kasım 2011 Perşembe

Las Vegas ve New York Turu

Merhaba,

Birakç günlük bir konferansa katılmak için Las Vegas'a gitmem gerekti. Oraya kadar gitmişken birkaç günlük New York turu yapalım dedik ve 8-9 günlük Las Vegas - New York turu yapmış olduk. Giderken biraz araştırma yaptım ama pek pratik bilgi bulamadım. Belki birileri bulur ve işe yarar diye birşeyler karalayayım dedim. Umarım birilerine faydası dokunur. Bu yazıda sadece Las Vegas'dan bahsedeceğim. New York diğer bir yazıya kalacak.

Delta havayolları ile New York aktarmalı olarak Las Vegas'a gittim. Delta iyi bir havayolu. Ancak benzer fiyata THY&American Airlines uçuşu bulursanız bunları tercih edin. Zira THY ve AA Star Alliance içindeler ve bir sürü kullanabileceğiniz uçuş mili kazanabilirsiniz. Benim gibi Delta'yı tercih ederseniz uçuş için Müslüman menüsü seçmeyin. Müslüman menüsü sebzeden oluşan iğrenç bir menü. Standart yemekleri muhteşem soslu bir tavuk veya makarna. Hiçbir yemekte domuz eti veya yağı yok. O yüzden müslüman menüsünün pratikte bir esprisi yok. Uçuş bayağı bir uzun sürüyor. New York'a 11 saat, 5 saat kadar havalimanında bekledikten sonra Las Vegas'a 6 saat. 5 saatimizi New York'ta bekleyerek geçireceğimiz için Delta'nın Lounge hizmeti olan Sky Club'ı almanızı öneririm. Otele varmanız 24 saati bulabilir. Eşofman spor ayakkabı ile gidin ve uçuşta ayakkabılarınızı çıkartıp birkaç saatte bir 10 dakikalığına ayağa kalkın ve yürüyün.

7 Eylül 2011 Çarşamba

Emniyet şeridi öküzleri ile mücadele

Ülkemizin geri kalmışlığının bir göstergesi de emniyet şeridi ihlalleri. Ne zaman trafik birazcık sıkışsa birçok kişi emniyet şeridine giriyor. Halbuki emniyet şeridi can kurtarmak için kullanılıyor. Belki de trafik sıkışıklığının nedeni az ilerde meydana gelen bir trafik kazası ve kazada yaralananların acil tıbbi müdahaleye ihtiyacı var. Ambulansın nasıl gelebileceğini düşünemeyecek kadar eğitimsiz ve öküz bir milletiz. Ambulans ve acil müdahaleyi bir kenara bırakalım, sırayla trafikte kuralları ihlal etmeden gidenlerin hakkını gaspetmek olmuyor mu emniyet şeridi ihlali?

Kısacası emniyet şeridi ihlali bence bir öküzlüktür. Bir parça bu konuya eğilebilmek için  bir web sitesi yaptık: www.emniyettesiniz.com

www.emniyettesiniz.com sitesine abone olanlar emniyet şeridi ihlallerini fotoğraflayıp siteye bir eposta ile gönderiyor ve gönderiler otomatik olarak yayınlanıyor. Fotoğraflarda yer alan araçların plakalarını ve eğer şirket aracı ise şirket adını afişe ediyoruz. Belki emniyet şeridini ihlal edenlerden bir kişi "ya emniyettesiniz.com'a fotoğrafım çıkarsa" diye çekinir ve emniyet şeridine girmez...

Siz de abone olup emniyet şeridi ihlali yapanları fotoğraflayıp sitemizde yayınlayabilirsiniz. Emniyet şeridi ihallerini ancak toplumsal tepki ile durdurabiliriz. Lütfen bize yardımcı olun.

2 Eylül 2011 Cuma

Tunus Turu

Bayram tatilini fırsat bilip 4 gece 5 günlük bir Tunus turuna katıldım. Tunus hakkında çok fazla bir bilgi bulmak mümkün olmadığı için birşeyler karalayım dedim ki gidecek olanlara bir katkım olsun.

Tunus'u tercih etmemin birkaç sebebi vardı. İlki vize istememesi. Hiçbir prosedüre tabi olmadan uçağa atlayıp gidebiliyoruz. İkincisi Fransızca. Ülkede ilkokul ikinci sınıfa kadar Arapça, ikinci sınıftan sonra Fransızca eğitim yapılıyor. Ayrıca hemen hemen herkes azçok İngilizce de konuşuyor. Tunus halkı güzel bir halk. Herkes çok samimi ve çok yardım sever. Dükkanlarını bırakıp sorularınızı cevaplandırıyor hatta yolu tarif etmekten öte size eşlik ediyorlar. Hırsızlık yok, can güvenliği problemi yok. Tunusluların kendisi de batılılar gibi giyindiği için bayanların askılı giydim etek giydim derdi yok. Güvenle dolaşabileceğiniz bir ülke.

Tunus bir islam ülkesi gibi görünse de işler biraz farklı. Ülkede sıkı bir laiklik uygulanıyor. Geçen seneye kadar sokakta polis başı aşırı kapalı olanları uyarıyormuş. Sokaklarda pek türbanlı göremiyorsunuz. Kara çarşaf hiç yok. 200-300 kişilik bir grupta birkaç başörtülü görebilirsiniz. Muhtemelen onlar da Tunus'lu değildir. Ülkede içki Ramazan ayında ve bayramların birinci günü sadece turistlere satılıyor, Tunus'lulara yasak. Bayramların birinci günü saat gece 12'den sonra bütün Tunus'lular içkiye saldırıyor. Boukha ve Thibarine adında iki milli içkileri var. Boukha incirden yapılan ingilizce sprint fransızca l'eau de vie diye kategorize edilen sert bir içki türü. Votka ve tekila arası birşey. Bazı kaynaklarda Boukha Tunus Rakısı olarak da geçiyor. Thibarine ise bir likör türü. Her iki içki de buzla veya kokteyl olarak tüketiliyor.

14 Ağustos 2011 Pazar

Gmax deneyimi

Forum alışveriş merkezinde bulunan Gmax'ı denedim. Videolarını aşağıdan izleyebilir ve http://www.gmax.com.tr adresinden detaylı bilgi alabilirsiniz.



Eşim Figen'in kameramanlıkta gösterdiği uzmanlığa(!) dikkat..

2 Haziran 2011 Perşembe

Blogger çöpe mi gidiyor?

Benim blogum da dahil olmak üzere son 1 yılda tanıdığım tüm blogger'lar daha az yazmaya başladı. Nedeni sosyal medya.

Günlüklere aklınıza geleni yazamıyorsunuz. Her bir yazı küçük bir makaleye dönüşüyor. Oysa Twitter, Friendfeed veya Facebook'ta aklınıza gelen herşeyi yazabiliyorsunuz. Okuduğunuz bir gazete haberini paylaşabiliyor, tv izlerken gördüğünüz abukluğu hemen arkadaş listenize bildirebiliyorsunuz.

Hal böyle olunca günlük yazıları azalıyor. O nedenle sizden twitter, friendfeed ve facebook hesaplarıma abone olmanızı rica edeceğim. Çok daha hızlı çok daha geniş iletişim için.
http://friendfeed.com/serkanakcan
http://twitter.com/serkan_akcan
http://www.facebook.com/serkanakcan

Görüşürüz

6 Şubat 2011 Pazar

Egzotik soslu tavuk but, lyonnaise patates ve ekşi kurutulmuş domates sos ile

Dana pirzola, limonlu risotto ve biberiye sos ile

Fırında kuzu tandır, baharatlı kuzu jus ile

Aşağıdaki tarifte sos bölümü eksik. Kuzu kolun altında kalan pırasa, kereviz, havuç, soğan ve sarımsak karışımını etin akmış olan suyu ile birlikte bir tencereye alıyoruz. İçerisine demi glace sos katıp biraz ısıtıyoruz ve mikserde inceltiyoruz. Şahsen ben tadını beğenmedim tavsiye etmem. Güzelim etin üzerine sebze ağırlığı olan bir sos yakışmıyor.

MSA Mutfak Sanatları Akademisi Eğitimi

Cumartesi günü MSA Mutfak Sanatları Akademisinin Etler ve Pişirme Teknikleri adında workshop tadında bir eğitime katıldım. Et yemeklerine düşkünlüğüm nedeniyle bizim hanım yılbaşı hediyesi olarak almıştı eğitimi. Bu eğitimden Amatörün Günlüğünü okuyanlar da faydalansın istedim. Az sonra kursta aldığımız tarihlerin fotoğraflarını çekip günlüğe ekleyeceğim.

7 Ocak 2011 Cuma

Günlüğüme yeni ad buldum

Amatörün günlüğü...

Neden bu adı koyduğumu Günlük Hakkında sayfasına yazdım ama buraya da yazayım.

Facebook profilimi ilk hazırladığımda ilgi alanı bölümünü doldurmaya başlamıştım: Amatör müzisyen, amatör fotoğrafçı, amatör denizci, amatör balıkçı, amatör motosikletçi, amatör sivil havacı, amatör aşçı... O kadar çok şeyle uğraştım ki hiçbir konuda kendimi profesyonelleşmiş hissetmedim. Amatörlük sadece acemilik anlamına gelmez. Aynı zamanda karşılık beklemeden, keyifle ve tutkuyla uğraşmak anlamına gelir. Keyif almadığım ve tutkuyla bağlanmadığım hiçbir uğraşım olmadı. Hiçbir zaman para kazanmak için de çalışmadım. Mesleğimde de hala amatör sayıyorum kendimi.

Uzun lafın kısası 'Amatörün günlüğü' isminden daha çok yakışacak bir isim bulamazdım günlüğüme. Haksız mıyım?