26 Şubat 2009 Perşembe

Otuz üçüncü merdiven

Dün doğum günümdü. Pek (hatta hiç) önemsediğim ve kutladığım bir konu değildir. Kimsenin doğum gününü de hatırlamam. Ama bu yaşlandığımız gerçeğini değiştirmiyor.

Günlüğümün adını "Otuz yılın günlüğü" olarak tutmaya devam ediyorum. Bence günlüğün ismi çok güzel. Daha güzeli aklıma gelmediği için de bozmayı düşünmüyorum.

Cep telefonuma, facebook profilime ve posta kutuma 50'den fazla doğum günü kutlama mesajı geldi. İnsanın sevildiğini bilmesi gerçekten güzel bir his. Teşekkür ederim herkese. 34 yaşımda görüşürüz :)

22 Şubat 2009 Pazar

Tuğrul Büyükçopur'un Ardından

2005 Yılıydı. Arkadaşlarımdan Erkan motosiklet almak istiyordu. Ben de ona eşilik etmek istedim ama vitesli bir motosiklet ile uğraşmak istemediğimden bir scooter aldım.

Aslında önceleri iki tekerlekli bir makineye asla binmem diyordum. Ama Erkan ile birlikte gittiğimiz motosiklet bayisinde scooter'ı deneyince fikrim değişti. Bu gerçekten anlatması güç bir his. Motosikletin nasıl bir tutkuya dönüştüğünü anlayabiliyorum.

Dayanamayıp ben de aldım. Birkaç hafta içerisinde acemiliğimi attım veya ben öyle düşündüm. Gayet stabil kullanabiliyordum. Derken günün birinde yaklaşık 20-30 kilometre hızla Mecidiyeköy'de giderken ters yönden hızla bir araba geldi. Çok sert fren yapmak zorunda kaldım ve scooter'ın ön tekerleri mazgal demirine gelince kilitlenip beni bir at gibi üzerinden fırlattı. Ben scooter'ın önüne düştüm ama kayarak gelen 170 kiloluk makine ayağımın üzerine çıktı ve ayak bileğimi kırdı.

1 Ay boyunca alçıda kalan ayağım hayatımı zehir etti. Yine de scooter'dan vazgeçmedim, tekrar bindim. Ancak yavaş yavaş risk beynime kazınmıştı. Yaptığım kazanın yanı sıra atlattığım sayısız kaza gözümün önünde canlanıp durdu. Ve gün geldi binmemeye karar verdim. İstanbul gibi bir şehirde ne kadar iyi motor kullandığınızın önemi yok. Çünkü yollar kötü, şehrin şöförleri insanlıktan uzak.

Daha sonra peşpeşe tanıdığım insanların kazalar yaptığını duymaya başladım. Soran herkese motor almayın dedim. Son olarak ise Tuğrul'un haberi keskin fikrimi bir sabit fikire dönüştürdü.

Arkadaşlar motora binmeyin. Kazayı nasıl yaptığınızı asla anlamıyorsunuz. Saniyenin onda biri gibi bir sürede herşey olup bitiyor. Kazanın sonucu tamamen şans meselesi.

Hiç kimseye böylesi bir acı yaşatmaya hakkımız yok. İstanbul gibi bir şehirde motora binmek ölmeyi göze almaktan başka birşey değildir.

21 Şubat 2009 Cumartesi

Tuğrul Büyükçopur'u Kaybettik...

Tuğrul'u hafızam beni yanıltmıyorsa 2000 yılında tanıdım. Tuğrul kurumsal internet servis sağlayıcılarından Netone'da kanal yöneticisi olarak çalışıyordu. Biz de Netone'ın en iyi çözüm ortaklarından biriydik. O dönemlerde konuşmalarımız sadece iş üzerineydi.

2003 yılında Tuğrul meditasyon ve reiki gibi akımlara kapılmıştı. Sonraları bu konularda eğitmenlik yapacaktı. Her ziyaretimize geldiğinde bunlardan bahsediyordu. Ben bu mevzulara hiç inanmam aslında. Ben hep yaptığı şeyin içindeki güzelliği başkalarına da yansıtma çabası olarak gördüm. Uzun bir aradan sonra geçen yıl Cisco etkinliğinde karşılaşmış, ayaküstü muhabbet etme şansım olmuştu.

Bugün Tuğrul'un eski iş arkadaşlarından Murat'ın msn mesajı ile şok oldum. Güler yüzlü, iyi kalpli, sevgi dolu bir yüreği olan Tuğrul, motosikleti ile kaza yapmış ve hayatını kaybetmişti. Üstelik bir ay sonra büyük bir heyecanla beklediği çocuğu dünyaya gelecekti... Sözün bittiği bir yer varsa, burasıdır...

Tuğrul, seni hep gülen yüzünle hatırlayacağız. Mekanın cennet, Ruhun şad olsun.

19 Şubat 2009 Perşembe

Dream Theater'dan Haber Bekliyoruz

Dream Theater 2009 tur programını yavaş yavaş açıklamaya başladı. 16 Haziran İsrail, 3 Temmuz'da ise Bulgaristan'da sahne alacaklar. Listede İtalya, Belçika ve İsveç gibi ülkeler de bulunuyor.
http://www.dreamtheater.net/tourdates.php#dtisrael

Avrupa'ya bu kadar yaklaşmışken Türkiye'ye de gelirler mi acaba? Daha önce Avrupa turnesi düzenleyip ülkemize gelmedikleri de oldu. Heyecanla haberleri bekliyoruz. Umarım bu yıl yeniden rüya tiyatrosunu izleme şansımız olur.

8 Şubat 2009 Pazar

Jolly Joker Balans, Rezil Konser Mekanı

Cuma akşamı yine bir Emre Aydın konserine gittim ve gittiğime pişman oldum.

Konser mekanı Jolly Joker Balans. Mekan bardan öteye geçebilecek bir yer değilken konser veriliyor olması son derece mantıksız. Emre Aydın gibi biraz popüler olmuş sanatçıların burada çıkmaması gerekir.

Mekan dikdörtgen ama eni 10 metre yok. Uzunlaması ise 30 metreden fazladır. Ön veya orta taraflarda durmak mümkün değil deyip arka tarafa geçebilirsiniz. Ama oradan da sahne görümüyor. O kadar sahne görünmüyor ki projektör ile izletiyorlar konseri (şaka değil). Projektöre görüntü veren kamera çok kötü. Zeka problemli olduğunu düşündüğüm bir mekan çalışanı iki de bir kameraya hareket çekip durdu. Yanında olsam aşağı atmak isterdim :)

Ayrıca arka taraftaki ses tesisatı iğrenç. Bas feci derecede yüksek. Ne gitarlar ne ziller, orta ve yüksek frekanstaki hiçbir ses duyulmuyor. Ayrıca tuborg'dan başka bira bulunmaması bile gitmemek için yeterli bir neden.

Uzun sözün kısası gideceğiniz konserin mekanı Jolly Joker Balans ise, hiç niyetlenmeyin. Boşu boşuna akşamınızı rezil etmiş olursunuz.

6 Şubat 2009 Cuma